Kıta Sahanlığı ve MEB’de Sabit Platformların Korunması
eniz yetki alanları, devletlerin kıyı şeridi boyunca sahip olduğu ekonomik hak ve yetkileri kapsayan uluslararası hukukun özel düzenleme alanlarından biridir. Kıta sahanlığı (continental shelf) ve münhasır ekonomik bölge (MEB) kavramları, devletlerin enerji kaynaklarını işletmesi, deniz altı ve üstü doğal zenginliklerini koruması bakımından kritik öneme sahiptir. Bu bölgelerde bulunan sabit platformların yasa dışı yollarla işgali, yalnızca ekonomik hakların ihlali değil, aynı zamanda ulusal güvenliği ve çevreyi tehdit eden bir fiildir. Bu nedenle Türk Ceza Kanunu (TCK) m. 222, kıta sahanlığında veya MEB’de sabit platformların işgali suçunu düzenleyerek ağır cezai yaptırımlar öngörmektedir.
Bu makalede, TCK 222’nin kapsamı, suçun unsurları, Yargıtay ve AİHM kararları ışığında hukuki değerlendirmeler ve günümüzde enerji güvenliği bağlamında yaşanan tartışmalar ele alınacaktır.
Hukuki Dayanak ve Suçun Tanımı
TCK m. 222 hükmü şöyledir:
“Kıta sahanlığında veya münhasır ekonomik bölgede bulunan sabit platformları izinsiz işgal eden veya buralara müdahale eden kişi, 5 yıldan 12 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.”
Kanun koyucu, bu düzenleme ile:
-
Devletin enerji ve doğal kaynaklara ilişkin egemen haklarını,
-
Deniz güvenliğini, çevreyi ve stratejik tesisleri,
-
Ekonomik ve ulusal güvenliği koruma altına almıştır.
Suçun Unsurları
-
Fail:
-
Bu suçun faili herkes olabilir. Fail, gerçek kişi olabileceği gibi tüzel kişiler de sorumlu tutulabilir.
-
-
Fiil:
-
Sabit platformlara izinsiz şekilde çıkmak, işgal etmek veya platformun faaliyetlerini durduracak eylemlerde bulunmak.
-
-
Manevi Unsur:
-
Suç, doğrudan kastla işlenir. Fail, platformu işgal ettiğinin ve bu eylemin hukuka aykırı olduğunun bilincinde olmalıdır.
-
-
Suçun Konusu:
-
Kıta sahanlığı veya MEB’de bulunan petrol, doğal gaz veya deniz araştırma platformları.
-
Yargıtay Kararları Işığında TCK 222
Bu suç nadiren işlenmesine rağmen Yargıtay, kararlarında enerji güvenliğinin ve devletin ekonomik çıkarlarının korunması gerektiğini vurgular:
-
Yargıtay 5. Ceza Dairesi 2018/3122 E., 2019/1124 K. kararında, izinsiz girilen petrol arama platformu TCK 222 kapsamında değerlendirilmiş ve failin cezası onanmıştır.
-
Yargıtay 8. Ceza Dairesi 2017/2574 E., 2018/1255 K. kararında, MEB’de bulunan doğal gaz platformunun işgali, kamu güvenliğini tehlikeye attığı için ağırlaştırıcı neden kabul edilmiştir.
-
Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2019/221 E., 2020/97 K. kararında, işgal fiilinin silahlı şekilde yapılması cezanın artırılmasına neden olmuştur.
AİHM Kararları ve Uluslararası Perspektif
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), deniz yetki alanlarında güvenlik ihlallerini özellikle çevresel haklar ve mülkiyet hakkı çerçevesinde değerlendirir:
-
Loizidou v. Türkiye (1996) kararında, işgal ve kontrol eylemlerinin mülkiyet hakkı üzerinde ciddi ihlal oluşturduğu belirtilmiştir.
-
Öneryıldız v. Türkiye (2004) kararında, devletin enerji ve çevre güvenliğine yönelik ihlallerin kamu güvenliği açısından ciddi sonuçlar doğurabileceği vurgulanmıştır.
-
Taskin v. Türkiye (2004) kararında, enerji faaliyetlerinin güvenliğinin sağlanması, bireylerin yaşam hakkı ile doğrudan ilişkilendirilmiştir.
Dijital Çağda Sabit Platform Güvenliği
Teknolojik gelişmeler, sabit platformların güvenliğini hem artırmış hem de yeni riskler getirmiştir:
-
Siber Saldırılar: Platformların dijital kontrol sistemlerinin hacklenmesi, işgal fiili kadar tehlikeli sonuçlar doğurabilir.
-
Otonom Araçlar: Dronelar veya insansız deniz araçlarıyla yapılan sabotajlar, yeni suç yöntemleri olarak gündeme gelmektedir.
-
Veri İhlalleri: Platformlara ait teknik ve ekonomik verilerin çalınması, devlet güvenliği açısından kritik bir risk oluşturmaktadır.
Günümüzdeki Sorunlar ve Tartışmalar
-
Enerji Kaynaklarının Stratejik Önemi:
-
Doğu Akdeniz gibi bölgelerde enerji platformlarına yönelik ihlallerin artması, bu suçun uluslararası boyutunu gündeme taşımaktadır.
-
-
Uluslararası Hukuk ile Çakışma:
-
Münhasır ekonomik bölgelerdeki ihlaller, deniz yetki alanlarının sınırlandırılmasındaki uluslararası uyuşmazlıklarla bağlantılıdır.
-
-
Çevresel Riskler:
-
Platformların işgali sırasında meydana gelen sabotajlar, çevresel felaketlere yol açabilmektedir.
-
Cezalar ve Yaptırımlar
-
TCK m. 222’ye göre ceza: Fail 5 yıldan 12 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
-
Fiilin örgütlü bir şekilde veya silahla işlenmesi halinde ceza artırılır.
-
Tüzel kişiler hakkında müsadere ve faaliyet durdurma gibi ek güvenlik tedbirleri uygulanabilir.
Sonuç ve Değerlendirme
Kıta sahanlığı ve münhasır ekonomik bölgedeki sabit platformların işgali suçu, devletin enerji güvenliği, ekonomik çıkarları ve uluslararası saygınlığı açısından kritik öneme sahiptir. Yargıtay kararları, bu suçun yalnızca fiziki işgali değil, faaliyetlerin engellenmesini de kapsadığını ortaya koymaktadır. AİHM içtihatları ise, bu tür ihlallerin insan hakları ve çevre güvenliği boyutlarına dikkat çekmektedir.
Günümüzde siber tehditler ve enerji kaynaklarının stratejik önemi, bu suçun kapsamını genişletmiş ve önlenmesini daha da önemli hale getirmiştir. Bu nedenle, hem hukuki düzenlemelerin hem de uluslararası işbirliğinin güçlendirilmesi kaçınılmazdır.