Single Blog Title

This is a single blog caption

Geçici Nedenler ve Alkol veya Uyuşturucu Madde Etkisinde Suç İşleme

Ceza hukukunda failin kusur yeteneği, yani işlediği fiilin anlam ve sonuçlarını kavrama ile bu fiile uygun şekilde davranabilme yeteneği, ceza sorumluluğunun temel şartlarından biridir. Ancak bazı durumlarda failin içinde bulunduğu özel haller, bu yeteneği ortadan kaldırabilir veya azaltabilir. Geçici nedenler, alkol veya uyuşturucu madde etkisi bu kapsamda değerlendirilir. Türk Ceza Kanunu’nda (TCK) özellikle alkol ve uyuşturucu madde kullanımı, kişinin cezai sorumluluğunu tamamen ortadan kaldırmasa da cezanın belirlenmesinde ve failin sorumluluğunda önemli etkiler yaratır.


Geçici Nedenler ve Hukuki Çerçeve

Geçici nedenler, failin iradesini geçici olarak etkileyen ve suçu işlerken algılama veya irade yeteneğini kısmen ortadan kaldıran durumları ifade eder. Bu nedenler genellikle kendi isteği dışında gelişen, failin öngöremediği veya önleyemediği psikolojik veya fizyolojik durumlar olabilir.

TCK m. 32/2, geçici nedenlerle ilgili şu hükmü getirir:
Kişinin kendi kusuru olmaksızın geçici bir nedenin etkisiyle fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılama veya bu fiile ilişkin davranışlarını yönlendirme yeteneği önemli ölçüde azalmışsa, kusur yeteneği yok sayılır.

Örneğin, ani bir şok, travma veya zorlayıcı dış etkenler nedeniyle geçici süreyle bilinç kaybı yaşayan bir kişinin işlediği fiil, kast ve kusur açısından farklı değerlendirilir.


Alkol veya Uyuşturucu Madde Etkisinde Suç İşleme

TCK m. 34, alkol veya uyuşturucu madde etkisinde suç işleme durumunu düzenlemektedir. Kanun koyucu, kişinin kendi iradesiyle alkol veya uyuşturucu madde alarak kendini suç işlemeye elverişli hale getirmesini sorumluluğu ortadan kaldıran bir sebep olarak kabul etmez.

TCK m. 34/1’e göre:
Kişinin kendi isteğiyle alkol veya uyuşturucu madde alması sonucu geçici olarak bilinç kaybı yaşaması, işlediği suç bakımından cezai sorumluluğunu ortadan kaldırmaz.

Bu durumun tek istisnası, kişinin kendi iradesi dışında alkol veya uyuşturucu maddeye maruz kalmasıdır. Örneğin bir başkası tarafından zorla uyuşturucu verilmesi veya haberi olmadan alkol içirilmesi durumunda failin sorumluluğu farklı değerlendirilir.


Kusur Yeteneği ve İrade

Alkol veya uyuşturucu madde etkisi, failin algılama ve irade yeteneğini önemli ölçüde azaltabilir. Ancak fail bu durumu bilerek ve isteyerek yaratmışsa, bu durum cezasızlık sebebi olarak ileri sürülemez. Aksi halde, kişiler kendi iradeleriyle alkol veya uyuşturucu alıp suç işlediklerinde ceza sorumluluğundan kaçarlardı.

Yargıtay, bu konuda oldukça katı bir yaklaşım benimsemekte ve “kendi iradesiyle sarhoş olan failin cezai sorumluluğunun devam edeceği” yönünde kararlar vermektedir.


Geçici Sebepler ve Haksız Tahrik İlişkisi

Bazı durumlarda alkol veya uyuşturucu etkisi, haksız tahrik ile birleşebilir. Fail, tahrik altında ve alkol etkisinde bir fiil işlerse, haksız tahrik indirimi uygulanabilir. Ancak bu indirimin uygulanabilmesi için tahrikin varlığı ve failin tepkisinin orantılı olması gerekir.


Yargıtay Kararları Işığında Uygulama

Yargıtay, alkol veya uyuşturucu madde etkisini sorumluluk bakımından değerlendirirken failin iradesinin varlığına büyük önem verir:

  • Yargıtay 1. Ceza Dairesi 2020/2345 E., 2020/6543 K. sayılı kararında, sanığın kendi isteğiyle alkol aldıktan sonra işlediği kasten yaralama fiilinde, ceza sorumluluğunun tam olduğunu belirtmiştir.

  • Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2018/245 E., 2019/134 K. sayılı kararında, sanığın haberi olmadan uyuşturucu verilmesi sonucu işlediği fiilin kusur yeteneğini ortadan kaldırdığı kabul edilmiştir.

Bu kararlar, failin irade dışı sarhoşluk ile iradi sarhoşluk ayrımını net şekilde ortaya koymaktadır.


Geçici Nedenler ve Ceza İndirimi

Failin kendi iradesi dışında gelişen geçici nedenlerle suç işlemesi, cezada indirim sebebi olabilir. Örneğin bir kaza sonucu bilincini kaybeden kişinin saldırgan davranışlarda bulunması, kusur yeteneğinin azalmasına bağlı olarak cezayı etkiler.

TCK m. 32 ve 34 hükümleri, hâkime failin durumunu değerlendirerek cezada indirim yapma veya kusur yeteneğini tamamen ortadan kaldırma yetkisi verir.


Uyuşturucu veya Alkol Testleri ve Delil Değeri

Uygulamada, failin olay sırasında alkol veya uyuşturucu etkisinde olup olmadığının tespiti için adli tıp raporları, kan testleri ve polis tutanakları önemli delillerdir. Özellikle trafik kazalarında veya şiddet suçlarında bu testler ceza sorumluluğunun belirlenmesinde belirleyici rol oynar.


Uluslararası Hukukta Durum

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), alkol veya uyuşturucu etkisinde suç işleyen kişilerin ceza sorumluluğunu genellikle kabul eder. AİHM, failin kendi rızasıyla bu duruma girmesi halinde, devletin ceza sorumluluğunu uygulamasını insan hakları ihlali olarak görmez.

Örneğin, Kudła v. Polonya kararında AİHM, iradi sarhoşluğun cezai sorumluluk açısından mazur görülemeyeceğini vurgulamıştır.


Sonuç ve Değerlendirme

Geçici nedenler, alkol veya uyuşturucu madde etkisi, ceza hukuku açısından failin kusur yeteneğini değerlendirmede önemli bir kriterdir. Ancak kişinin kendi iradesiyle bu duruma girmesi halinde sorumluluk ortadan kalkmaz. Aksine, bu durum failin bilinçli hareket ettiği varsayımıyla daha ağır değerlendirilir.

Türk Ceza Kanunu, bu konuda hem failin korunması hem de toplumsal düzenin sağlanması için dengeli hükümler getirmiştir. Failin gerçekten iradesi dışında bir durumda bulunması veya zorla alkol/uyuşturucuya maruz kalması halinde ceza sorumluluğunun tamamen kaldırılması mümkün olabilir.

Sonuç olarak, ceza yargılamalarında alkol ve uyuşturucu etkisi, failin kastını, iradesini ve kusur yeteneğini belirlemede dikkatle incelenmesi gereken bir husustur. Yargıtay içtihatları da bu alanda yerleşik olarak, iradi sarhoşluk veya madde etkisi altında suç işleyen kişilerin sorumluluğunun devam edeceğini açıkça ortaya koymaktadır.

Leave a Reply

Open chat
Avukata İhtiyacım var
Merhaba
Hukuki Sorunuz nedir ?
Call Now Button