Single Blog Title

This is a single blog caption

TEMYİZ DİLEKÇESİNDE TEMYİZ SEBEPLERİNİN BULUNMAMASI

GİRİŞ

Ceza muhakemesi hukukunda kanun yolları, yargılamada maddi gerçeğin ortaya çıkarılması ve hatalı kararların düzeltilmesi bakımından büyük öneme sahiptir. Bu yolların başında yer alan temyiz, istinaf kanun yoluna tabi olmayan ya da istinaf sonrası kesinleşmeyen kararların Yargıtay nezdinde denetlenmesini sağlayan olağan bir kanun yoludur.

Ancak temyiz başvurularının geçerli olabilmesi, usule ve şekle uygun şekilde gerçekleştirilmesine bağlıdır. Bu kapsamda, temyiz dilekçesinde temyiz sebeplerinin açıkça belirtilmesi, yalnızca şekli bir gereklilik olmayıp, aynı zamanda hukuki değerlendirmenin yönünü tayin eden önemli bir koşuldur. Temyiz sebeplerinin dilekçede yer almaması hâlinde, Yargıtay’ın dosyayı inceleme biçimi ve yetkisi sınırlanır.

Bu yazıda, temyiz dilekçesinde temyiz sebeplerinin bulunmamasının sonuçları, bu eksikliğin giderilme yolları, uygulamadaki yeri ve Yargıtay kararları ışığında hukuki değerlendirmesi ele alınacaktır.


1. TEMYİZ YOLUNUN HUKUKİ NİTELİĞİ VE AMACI

Temyiz, ilk derece veya bölge adliye mahkemesi kararlarının hukuka uygunluğunun denetlenmesini sağlayan, hukukî denetim işlevi gören bir kanun yoludur. Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (CMK) 286 ve devamı maddelerinde düzenlenen temyiz kurumu, yalnızca hükmün hukuka uygunluğunu inceler; maddi olaylara ilişkin yeniden değerlendirme yapılmaz.

Bu yönüyle temyiz, istinaftan farklı olarak yalnızca hukuki denetimle sınırlıdır. Dolayısıyla temyiz dilekçesinde öne sürülecek hususların, maddi olgulara değil, hukuki hata ve usule aykırılık iddialarına dayanması beklenir.


2. TEMYİZ SEBEBİ KAVRAMI

Temyiz sebebi, verilen hükmün hukuka aykırı olduğunu ileri süren ve bu aykırılığın türünü ortaya koyan beyanlardır. Bu sebepler genel olarak ikiye ayrılır:

  • Hukuka aykırılık (CMK m.289 ve m.288)
    Bunlar arasında duruşmasız yargılama yapılması, gerekçesiz hüküm verilmesi, savunma hakkının kısıtlanması gibi açık usul hataları yer alır.

  • Kanuna aykırılık (maddi hukuk yönünden hata)
    Örneğin haksız tahrik indiriminin uygulanmaması, yanlış ceza miktarının verilmesi gibi durumlar bu kapsamdadır.

CMK m.298’de, temyiz dilekçesinde gerekçelerin ve temyiz sebeplerinin açıkça gösterilmesi gerektiği belirtilmiştir. Ancak uygulamada her zaman bu kurala uyulmadığı ve temyiz dilekçelerinin genel ve soyut ifadeler içerdiği görülmektedir.


3. TEMYİZ DİLEKÇESİNDE SEBEP GÖSTERİLMEMESİNİN SONUÇLARI

Temyiz dilekçesinde temyiz sebebi gösterilmemesi halinde, bu durumun hukuki sonucu dilekçenin reddi değildir. Ancak bu halde Yargıtay, yalnızca kamu düzenine aykırılık olup olmadığını inceleyebilir. Bu sınırlı inceleme yetkisi CMK m.289’da yer alan “mutlak hukuka aykırılık halleri” ile sınırlıdır.

Bu bağlamda dilekçede:

  • Hiçbir temyiz nedeni gösterilmemişse, Yargıtay yalnızca CMK m.289’da belirtilen mutlak bozma nedenlerini inceler.

  • Genel geçer, soyut ifadeler varsa (örneğin “kanuna aykırıdır”, “hakkaniyete aykırıdır” gibi), bu da yeterli görülmeyebilir. Ancak bazı içtihatlar, sanığın lehine yorum ilkesi gereğince yine de dosyanın incelenmesini sağlamaktadır.

Dolayısıyla temyiz dilekçesinin içeriği, Yargıtay’ın müdahale alanını doğrudan etkiler.


4. CMK VE YARGITAY UYGULAMASINDA DEĞERLENDİRME

CMK m.298’e göre, temyiz süresi içinde verilen dilekçede temyiz nedenlerinin belirtilmemesi hâlinde, bu eksikliğin sonradan giderilmesine olanak tanınmamıştır. Kanun metni bu konuda katıdır. Ancak uygulamada Yargıtay, temyiz süresi içinde sunulan dilekçede gerekçe gösterilmemesi hâlinde, dosyanın incelenmesini sadece CMK m.289 kapsamındaki mutlak hukuka aykırılıklar yönünden yapmaktadır.

Yargıtay’ın bazı daire kararlarında bu yaklaşım açıkça görülmektedir. Örneğin:

“Temyiz dilekçesinde temyiz nedeni gösterilmemesi nedeniyle hükmün yalnızca CMK m.289’daki mutlak hukuka aykırılıklar yönünden incelenmesi gerekir.” (Yargıtay 12. Ceza Dairesi, E.2021/13456, K.2022/987)

Bu yaklaşım, hem şekli usul kurallarına bağlılığı hem de sanığın temyiz hakkının sınırlarını ortaya koymaktadır.

Ancak bazı daireler, dilekçede açıkça temyiz nedeni belirtilmemiş olsa bile dosyanın lehe yorum ilkesi gereğince daha geniş kapsamda incelenmesini savunmuştur. Bu yaklaşım, sanığın adil yargılanma hakkını esas alarak şekilciliğin önüne geçmeyi hedeflemektedir.


5. TEMYİZ SEBEPLERİNİN SONRADAN BELİRTİLMESİ MÜMKÜN MÜDÜR?

CMK’da temyiz süresi içinde verilen dilekçede temyiz nedenlerinin açıkça belirtilmesi gerektiği ifade edilmiştir. Bu durumun istisnası, temyiz nedenlerinin ayrı bir dilekçeyle sunulmasının mümkün kılındığı hallerde ortaya çıkar.

Ancak uygulamada Yargıtay, genellikle temyiz süresi dolduktan sonra sunulan dilekçeleri dikkate almamaktadır. Bu durum hem sanık lehine yorum ilkesinin hem de hukuki dinlenilme hakkının sınırlarını ortaya koymaktadır.

Nitekim öğretide bazı yazarlar, temyiz nedenlerinin ayrıntılı biçimde gerekçelendirilmemesini mutlak bir ret sebebi olarak görmezken, bazıları da şekli gerekçelere dayalı red kararlarının kanun yollarına başvuru hakkını zedelediğini savunmaktadır.


6. UYGULAMADA DİLEKÇE STANDARTLARI VE ÖNERİLER

Savunma avukatlarının ve sanıkların sıklıkla karşılaştığı sorunlardan biri de dilekçelerin standartlaştırılmaması ve somut temyiz nedenlerinin yazılmamasıdır. Bu eksiklik, çoğu zaman Yargıtay incelemesinin yüzeysel kalmasına neden olur.

Bu sorunu gidermek adına;

  • Hazır dilekçe şablonları yerine somut olaylara özgü temyiz gerekçeleri oluşturulmalı,

  • Sanığın aleyhine olmayan kararlar için dahi temyiz dilekçesi dikkatli hazırlanmalı,

  • Ceza yargılamasında teknik bilgiye sahip hukukçuların sürece dâhil olması sağlanmalıdır.

Ayrıca, temyiz dilekçelerinin elektronik ortamda sunulabilmesi, gerekçelerin sistemli ve düzenli şekilde oluşturulması bakımından önemlidir.


SONUÇ

Temyiz dilekçesinde temyiz sebeplerinin bulunmaması, ceza muhakemesi sisteminde sadece usule ilişkin bir eksiklik değil, aynı zamanda Yargıtay’ın dosyayı kapsamlı incelemesini engelleyen ciddi bir sorundur. Bu durum, adil yargılanma hakkı, kanun yollarına etkin başvuru ve hukuki dinlenilme hakkı ile doğrudan ilişkilidir.

Her ne kadar CMK hükümleri şekli anlamda temyiz sebeplerinin gösterilmesini zorunlu kılsa da, uygulamada sanık lehine yorum ilkesi, adil yargılanma hakkı ve hukuki güvenlik ilkesi dikkate alınarak daha esnek yorumların yapılması gerekmektedir. Aksi halde şekli gerekçelerle yapılan red kararları, maddi gerçeğin ortaya çıkmasını engellemekte ve yargı sistemine olan güveni zedelemektedir.

Yargı mercilerinin bu konuda daha açıklayıcı ve sanık lehine yaklaşım sergileyen içtihatlar geliştirmesi, savunma avukatlarının ise temyiz dilekçelerini teknik ve somut temellere dayandırması büyük önem arz etmektedir.

Leave a Reply

Open chat
Avukata İhtiyacım var
Merhaba
Hukuki Sorunuz nedir ?
Call Now Button