Adli Kontrol Tedbiri Nedir?
Giriş
Türk Ceza Muhakemesi Kanunu (CMK) madde 109’da düzenlenen adli kontrol tedbiri, ceza muhakemesinde tutuklama nedenleri var olduğu halde, şüpheli veya sanığın tutuklanması yerine uygulanan, kişi hürriyetini kısıtlayıcı ancak özgürlükten tamamen mahrum bırakmayan bir koruma tedbiridir. Bu müessese, tutuklamanın bir istisna olması gerektiği, kişi özgürlüğünün esas olduğu ve masumiyet karinesinin korunması gerektiği ilkelerinden hareketle ceza hukukumuza girmiştir. Amacı, tutuklamanın orantısız ve ağır sonuçlarını hafifletirken, yargılamanın sağlıklı bir şekilde yürütülmesini ve şüpheli/sanığın kaçmasını veya delilleri karartmasını önlemektir.
Adli Kontrolün Hukuki Niteliği ve Amacı
Adli kontrol, bir koruma tedbiri olup, kişinin suçluluğu hakkında bir ön yargı içermez. Yargılama süresince şüpheli veya sanığın durumunu güvence altına alırken, aynı zamanda kişinin özgürlüğünü en az düzeyde kısıtlamayı hedefler. Tutuklamaya göre daha hafif ve esnek bir alternatif sunar.
Adli kontrolün temel amaçları şunlardır:
- Tutuklamanın Alternatifi Olmak: Özellikle kısa süreli veya daha az ciddi suçlarda, tutuklamanın doğuracağı ağır sonuçları (iş kaybı, sosyal bağların zayıflaması, psikolojik yıpranma vb.) önleyerek daha insancıl bir yaklaşım sunmak.
- Masumiyet Karinesini Koruma: Kişinin yargılama sonucunda suçsuz bulunma ihtimali göz önünde bulundurularak, özgürlüğünden mahrum kalmasını en aza indirmek.
- Yargılamanın Selametini Sağlama: Şüpheli veya sanığın kaçmasını engellemek, delilleri karartmasının önüne geçmek ve tanıklar üzerinde baskı kurmasını önlemek.
- Toplumsal Riskleri Yönetme: Şüpheli veya sanığın yeniden suç işlemesini engellemeye yönelik tedbirler alarak toplum güvenliğini sağlamak.
Adli kontrol, kişi özgürlüğü ile kamu düzeni ve yargılamanın etkinliği arasındaki dengeyi kurmayı amaçlayan modern ceza muhakemesinin önemli bir aracıdır.
Adli Kontrol Kararı Verilebilmesinin Şartları (CMK m.109/1-2)
Adli kontrol kararı verilebilmesi için bazı temel şartların bulunması gerekir:
- Tutuklama Nedenlerinin Varlığı: Öncelikle, CMK’nın 100. maddesinde belirtilen tutuklama nedenlerinin (kaçma şüphesi, delilleri karartma şüphesi, suç işlemeye devam etme şüphesi) somut olayda var olması gerekmektedir. Eğer tutuklama nedenleri yoksa, adli kontrol kararı da verilemez; zira adli kontrol, tutuklamaya alternatif bir tedbirdir.
- Katalog Suçlar Dışında Kalma veya Belirli Bir Sınıra Ulaşma: CMK madde 100/3’te belirtilen katalog suçlar (ağır ve tehlikeli suçlar) için kural olarak tutuklama kararı verilir. Ancak bu suçlarda dahi adli kontrol kararı verilebilir. Ancak HAGB ve cezanın ertelenmesi için de tutuklama nedenleri varsa adli kontrol zorunlu hale gelir.
- Hâkim veya Mahkeme Kararı: Adli kontrol kararı, soruşturma evresinde sulh ceza hâkimi, kovuşturma evresinde ise mahkeme tarafından verilir. Bu karar, re’sen (kendiliğinden) veya Cumhuriyet savcısının istemi üzerine verilebilir.
- Orantılılık İlkesi: Uygulanacak adli kontrol tedbirinin, suçun niteliği ve ağırlığı ile orantılı olması gerekir. Tedbir, şüpheli/sanığın durumuna ve olayın özelliklerine uygun olmalı, gereğinden fazla kısıtlayıcı olmamalıdır.
Uygulanabilecek Adli Kontrol Tedbirleri (CMK m.109/3)
CMK madde 109/3, uygulanabilecek adli kontrol tedbirlerini sınırlı sayıda (numerus clausus) saymıştır. Bu tedbirler geniş bir yelpazede olup, somut olayın özelliklerine göre bir veya birden fazlası bir arada uygulanabilir:
a) Yurt Dışına Çıkmaktan Yasaklama: Şüpheli veya sanığın ülke dışına kaçmasını engellemek amacıyla pasaportuna el konulması veya yurt dışı yasağı getirilmesidir.
b) Belirlenen Yerleşim Bölgesini Terk Etmeme: Şüpheli veya sanığın belirli bir il, ilçe veya mahalle sınırları dışına çıkmamasıdır.
c) Belirlenen Yerlere Gitmekten veya Belirli Faaliyetleri Yapmaktan Yasaklanma: Örneğin, belirli bar, kahvehane gibi yerlere gitmeme veya kumar oynama, alkol kullanma gibi faaliyetlerden men edilme.
d) Belirlenen Bölgelere Gidip Gelme: Özellikle şüpheli veya sanığın mağdur veya tanıklarla temasını engellemek amacıyla belirlenen adreslere yaklaşmama veya belirli güzergahları kullanmama.
e) Reşit Olmayanlara Yönelik Tedbirler: Şüpheli veya sanığın, özellikle mağdurun reşit olmaması durumunda, ondan uzak durmasını veya onunla iletişim kurmamasını sağlayan tedbirler.
f) Elektronik Kelepçe (Elektronik Cihaz Takılması Suretiyle Denetim): Şüpheli veya sanığın belirli bir yerde bulunup bulunmadığının veya belirli alanlara girip girmediğinin elektronik cihazlarla takip edilmesidir. Bu tedbir, özellikle ev hapsi niteliğinde de uygulanabilir.
g) Belirli Bir Miktarda Güvence Miktarı Yatırma: Şüpheli veya sanıktan, duruşmaya katılmayı veya tedbirlere uymayı temin etmek amacıyla belirli bir miktar parayı mahkeme veznesine yatırması istenebilir.
h) Seyahat Belgelerine El Koyma: Pasaport ve benzeri seyahat belgelerinin alıkonulması.
i) Silah Bulundurmaktan Yasaklama: Suçun niteliğine göre silah bulundurma veya taşıma izni iptal edilebilir veya yasaklanabilir.
j) Belirli Kişilerle İletişim Kurmaktan Yasaklama: Özellikle mağdur, tanıklar veya suç ortaklarıyla iletişim kurmasının engellenmesi.
k) Belirli Bir İşle İştigal Etmeme: Suçun mesleki faaliyetle ilgili olması durumunda, belirli bir mesleği yapmaktan geçici olarak men edilme.
Uygulanacak adli kontrol tedbirleri, şüpheli veya sanığın yaşamını makul ölçülerde etkilemeli, ancak aşırı derecede kısıtlayıcı olmamalıdır.
Adli Kontrolün Süresi (CMK m.109/4-7)
Adli kontrol tedbiri için bir süre sınırı öngörülmüştür:
- Soruşturma Evresinde: En fazla altı ay uygulanabilir. Ancak zorunlu hallerde, bir defaya mahsus olmak üzere dört ay daha uzatılabilir.
- Kovuşturma Evresinde: En fazla bir yıl uygulanabilir. Ancak, ağır ceza mahkemelerinin görevine giren işlerde bu süre üç yıl, terör suçlarında ise dört yıl daha uzatılabilir.
- Uzatmalar: Uzatma kararları, Cumhuriyet savcısının talebi üzerine hâkim veya mahkeme tarafından verilir.
Her uzatma kararı, tutuklamada olduğu gibi, somut gerekçelere dayandırılmak zorundadır.
Adli Kontrol Kararına İtiraz (CMK m.111)
Adli kontrol kararına karşı, kararın tefhim veya tebliğ tarihinden itibaren yedi gün içinde itiraz kanun yoluna başvurulabilir. İtiraz, kararı veren hâkim veya mahkemeye dilekçe ile yapılır ve itirazı incelemeye yetkili merci, kararı veren mercinin bir üstüdür. İtiraz üzerine verilen karar kesindir.
Adli Kontrol Yükümlülüklerine Aykırılığın Sonuçları (CMK m.112)
Şüpheli veya sanık, adli kontrol yükümlülüklerine kasten uymazsa, hâkim veya mahkeme duruşma hazırlığı evresi veya duruşma aşamasında tutuklama kararı verebilir. Bu durum, adli kontrolün caydırıcılığını sağlayan önemli bir hükümdür. Yükümlülüklere uyulmaması, tutuklama için yeni bir neden oluşturur ve daha önce tutuklamadan kaçınılmış olması nedeniyle sanığın bu kez tutuklanması gündeme gelebilir.
Adli Kontrolün Kaldırılması veya Değiştirilmesi (CMK m.110)
Adli kontrol tedbiri uygulandıktan sonra, şüpheli veya sanığın durumu değişebilir. Bu durumda, re’sen veya istem üzerine, hâkim veya mahkeme, adli kontrolün devamını, kaldırılmasını veya tedbirlerin değiştirilmesini değerlendirebilir. Örneğin, şüpheli veya sanığın sağlık durumu kötüleşirse veya kaçma şüphesi ortadan kalkarsa, tedbirler hafifletilebilir veya tamamen kaldırılabilir.
Adli Kontrol ile Tutuklama Arasındaki Farklar
- Özgürlük Kısıtlaması: Tutuklama, kişinin tamamen özgürlüğünden mahrum bırakılmasıdır. Adli kontrol ise, kişinin özgürlüğünü belirli ölçülerde kısıtlar ancak tam bir hürriyetten mahrumiyet söz konusu değildir.
- Kafes Ortamı: Tutuklama cezaevinde gerçekleşirken, adli kontrol toplum içinde uygulanır.
- Ağırlık: Tutuklama, ceza muhakemesindeki en ağır koruma tedbiridir; adli kontrol ise daha hafif bir alternatiftir.
- Masumiyet Karinesi: Adli kontrol, masumiyet karinesini tutuklamaya göre daha fazla korur; zira kişi özgürlüğünden tamamen mahrum bırakılmaz.
Sonuç
Adli kontrol tedbiri, Türk Ceza Muhakemesi Hukuku’nun çağdaş ceza adalet anlayışının önemli bir yansımasıdır. Tutuklamanın bir istisna olması gerektiği ilkesinden hareketle, şüpheli veya sanıkların yargılama sürecinde özgürlüklerini daha az kısıtlayarak toplumsal bağlarını sürdürmelerine olanak tanır. Kaçma, delilleri karartma veya yeniden suç işleme şüphesi bulunan durumlarda, orantılılık ilkesi çerçevesinde uygulanan adli kontrol tedbirleri, yargılamanın selametini sağlarken, bireyin hak ve özgürlüklerini de güvence altına alır. Bu müessese, denetimli serbestlik müdürlüklerinin etkin çalışmasıyla birlikte, hem yargı sisteminin iş yükünü azaltmakta hem de daha adil ve insancıl bir ceza muhakemesinin oluşmasına katkıda bulunmaktadır.