Single Blog Title

This is a single blog caption

Kanada Göçmenlik Hukuku Uluslararası Mülteci Sözleşmelerine Uygun mu?

Giriş

Kanada, dünya genelinde göçmen haklarını en çok koruyan ülkeler arasında yer alır. Hem göçmenlik politikaları hem de mültecilere sunduğu koruma mekanizmaları açısından Kanada’nın uluslararası hukuka ne ölçüde uyum sağladığı önemli bir tartışma konusudur. Özellikle 1951 tarihli Cenevre Mülteci Sözleşmesi ve 1967 tarihli Ek Protokol, Kanada’nın da taraf olduğu bağlayıcı metinlerdendir. Bu yazıda, Kanada göçmenlik hukukunun uluslararası mülteci sözleşmelerine uygunluğu hukuki açıdan incelenecektir.


1. Uluslararası Mülteci Sözleşmeleri ve Kanada’nın Taraflığı

1.1. 1951 Cenevre Sözleşmesi
Bu sözleşme, mültecilerin kim olduğunu tanımlar ve mülteci statüsü kazanmış kişilere sağlanması gereken asgari hakları belirler. Kanada, 1969 yılında sözleşmeye ve ek protokole taraf olmuştur.

1.2. 1967 Ek Protokolü
1951 Sözleşmesi’ndeki coğrafi ve zamansal kısıtlamaları kaldıran bu protokol, Kanada tarafından da kabul edilmiştir. Böylece Kanada, dünya genelinden gelen mültecilere eşit yaklaşım sergilemekle yükümlü hale gelmiştir.


2. Kanada Göçmenlik Hukukunun Yapısı

Kanada’da göçmenlik ve iltica süreçleri, temel olarak Immigration and Refugee Protection Act (IRPA) adlı federal yasa ile düzenlenmiştir. Bu yasa:

  • Mülteci tanımını uluslararası sözleşmelere paralel şekilde yapar.

  • İltica talebinde bulunan kişilerin sınır dışı edilmeden önce başvurularının değerlendirilmesini zorunlu kılar (non-refoulement ilkesi).

  • İltica edenlerin geri gönderilmemesi gerektiğine ilişkin ayrıntılı düzenlemeler içerir.


3. Mülteci Statüsünün Belirlenmesi Süreci

Kanada’da mülteci statüsü belirleme süreci bağımsız bir yargı organı olan Immigration and Refugee Board (IRB) tarafından yürütülür. Bu kurum;

  • Bağımsız karar alır.

  • Adil yargılanma ilkesine uygun şekilde başvuru sahiplerini dinler.

  • Kararlara karşı itiraz ve temyiz yolları sunar.

Uluslararası hukukla uyumu:
IRB’nin karar alma süreci, özellikle Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ve Birleşmiş Milletler Mülteci Yüksek Komiserliği (UNHCR) standartlarıyla büyük ölçüde uyumludur.


4. Non-Refoulement İlkesi ve Kanada

Non-refoulement, yani zulüm riski bulunan ülkeye geri gönderilmenin yasaklanması ilkesi, uluslararası mülteci hukukunun temelini oluşturur. IRPA’nın 115. maddesi, bu ilkeyi açıkça içermekte ve bağlayıcı kılmaktadır.

Ayrıca, Kanada Federal Mahkemeleri, bu ilkeyi Anayasa’nın adil yargılanma ve yaşam hakkı ilkeleriyle birlikte yorumlayarak geniş koruma sağlamaktadır.


5. Koruma Kategorileri: Mülteci – Korunmaya Muhtaç Kişi

Kanada, iltica eden bireyleri iki kategoriye ayırır:

  • Mülteci (Convention Refugee): Irkı, dini, ulusal kimliği, belli bir sosyal gruba mensubiyeti ya da siyasi görüşü nedeniyle zulümden kaçan kişiler.

  • Korunmaya muhtaç kişi (Person in Need of Protection): Zulüm, işkence, ölüm tehdidi gibi ciddi riskler altında olduğu kanıtlanan ancak yukarıdaki tanıma uymayan kişiler.

Bu ayrım, Cenevre Sözleşmesi’ni geniş yorumlayan ve koruma çerçevesini büyüten bir anlayıştır. UNHCR tarafından da olumlu bir uygulama olarak görülmektedir.


6. İltica Başvurusu Reddedilen Kişiler İçin Hukuki Güvenceler

Kanada, reddedilen başvuru sahiplerine;

  • Federal Mahkeme nezdinde yargı denetimi başvurusu,

  • Pre-Removal Risk Assessment (PRRA) ile geri gönderilmeden önce yeniden risk analizi,

  • Humanitarian and Compassionate Grounds (İnsani nedenlerle oturum talebi) gibi ikinci koruma mekanizmaları sunar.

Bu düzenlemeler, hukuki korunmanın çok katmanlı yapısı sayesinde, Kanada’nın uluslararası yükümlülüklerine tam uyum içinde olduğunu göstermektedir.


7. Uygulamadaki Aksaklıklar ve Eleştiriler

Her ne kadar yasal çerçeve uluslararası hukuka uyumlu olsa da uygulamada bazı sorunlar dikkat çekmektedir:

  • Uzun bekleme süreleri ve dosya yığılmaları,

  • Güvenli üçüncü ülke uygulamaları kapsamında başvuruların reddedilmesi (örneğin ABD üzerinden gelenler),

  • Gözetim merkezlerinde insan haklarına aykırı koşullar iddiaları.

Bu eleştiriler Kanada’yı uluslararası insan hakları örgütlerinin zaman zaman merceği altına almaktadır. Ancak hükümetin ve mahkemelerin bu sorunlara karşı refleksi güçlüdür.


8. UNHCR ve Kanada İlişkisi

UNHCR, Kanada’daki iltica sisteminin şeffaflığı ve bağımsızlığı konusunda olumlu değerlendirmelerde bulunmuştur. 2023 UNHCR Raporu’na göre Kanada, en güvenilir mülteci kabul sistemlerinden birine sahiptir.

Ancak UNHCR, özellikle COVID-19 sonrası getirilen bazı sınırlandırmaların kaldırılması ve aile birleşimi konularında daha fazla esneklik tanınması gerektiğini vurgulamıştır.


9. Karşılaştırmalı Hukuki Değerlendirme

Avrupa Birliği – Kanada karşılaştırması:

  • AB ülkelerinde Dublin Sözleşmesi nedeniyle mülteci talepleri ilk girilen ülkede değerlendirilirken, Kanada bu tür sınırlamalar uygulamamaktadır.

  • Kanada’da kişisel beyan ve psikolojik durum daha ön planda değerlendirilirken, AB ülkelerinde belgelerle destek zorunluluğu daha katıdır.

Bu farklar, Kanada’nın daha insani ve esnek bir model sunduğunu göstermektedir.


Sonuç

Kanada göçmenlik hukuku, gerek normatif yapısı gerekse uygulamadaki karar mekanizmaları itibarıyla 1951 Cenevre Sözleşmesi ve 1967 Protokolü ile yüksek oranda uyumludur. Özellikle non-refoulement ilkesi, yargı denetimi yolları ve iltica statüsünün tanımlanmasındaki genişletici yaklaşım, Kanada’nın uluslararası yükümlülüklerini etkin bir şekilde yerine getirdiğini ortaya koymaktadır.

Bununla birlikte, göçmenlerin ve mültecilerin korunmasına dair devam eden uygulama sorunları, hukuki çerçevenin daha da güçlendirilmesini gerektirmektedir. Ancak genel itibarıyla Kanada, göçmen haklarının korunması ve uluslararası hukuka uyum bakımından örnek bir model sunmaktadır.

Hukuk Fakültesi Öğrencisi Gamze Akbulut

Leave a Reply

Open chat
Avukata İhtiyacım var
Merhaba
Hukuki Sorunuz nedir ?
Call Now Button