Almanya’ya iltica ve sığınma hakkı nedir?
GİRİŞ
Almanya, II. Dünya Savaşı sonrası dönemde insan haklarına dayalı anayasal düzenini kurduğundan bu yana, zulüm gören bireyleri koruma altına alma konusunda hem ulusal hem de uluslararası düzeyde aktif bir rol üstlenmiştir. Özellikle 2015 yılındaki mülteci krizinden sonra Almanya, Avrupa’nın en fazla sığınmacı kabul eden ülkelerinden biri haline gelmiştir. Bu durum, Almanya’daki iltica ve sığınma sistemini hukuki, idari ve toplumsal boyutlarıyla önemli bir tartışma alanı haline getirmiştir.
Bu makalede Almanya’daki sığınma ve iltica başvurularının hukuki dayanakları, başvuru prosedürü, sığınma türleri, başvuranların hakları ve karşılaşılan güncel sorunlar incelenecektir.
- HUKUKİ ÇERÇEVE
1.1. Alman Anayasası (Grundgesetz)
- Madde 16a (1): “Siyasi nedenlerle zulme uğrayan bireylerin Almanya’da sığınma hakkı vardır.”
- Ancak bu hak mutlak değildir. 1993 yılında yapılan değişiklikle, güvenli üçüncü ülke üzerinden gelen kişilerin bu hakkı kullanması sınırlanmıştır.
1.2. Yabancılar Yasası (Aufenthaltsgesetz) ve Sığınmacı Koruma Yasası (AsylG)
- Asylgesetz (AsylG): İltica başvurularını, mülakatları, karar süreçlerini ve yasal yolları düzenler.
- Aufenthaltsgesetz (AufenthG): İltica başvurusu reddedilen kişilerin ikamet, sınır dışı ve geçici koruma gibi statülerini belirler.
1.3. Uluslararası ve AB Hukuku
- 1951 Cenevre Sözleşmesi ve 1967 Protokolü: Mültecinin tanımını yapar ve temel koruma hükümlerini içerir.
- Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHS) madde 3: İşkence ve insanlık dışı muamele yasağı
- AB Yükümlülükleri: Dublin III Tüzüğü, Nitelikli Koruma Direktifi (2011/95/EU), Eurodac sistemleri
- MÜLTECİLİK VE KORUMA TÜRLERİ
Almanya’da iltica başvurusu yapan kişilere hukuki statü verilmesi, başvurunun sonucuna göre değişir. Kabul edilen başvuranlar dört ana koruma türünden birini alır:
2.1. Mülteci Statüsü (Refugee Status) – §3 AsylG
- Zulme uğrama korkusu taşıyan ve bu korkusu iyi temellendirilmiş olan bireyler verilir.
- Zulüm nedenleri: Irk, din, milliyet, siyasi düşünce veya belirli bir sosyal gruba mensubiyet.
- Haklar:
- 3 yıllık oturma izni
- Aile birleşimi hakkı
- 5 yıl sonra süresiz ikamet başvurusu
2.2. Sığınma Hakkı (Asylrecht) – GG Madde 16a
- Sadece siyasi nedenlerle zulüm gören Alman anayasası çerçevesindeki “siyasi sığınmacılar” içindir.
- Uygulamada çok az başvuru bu statü ile kabul edilmektedir.
2.3. İkincil Koruma (Subsidiärer Schutz) – §4 AsylG
- Kişinin doğrudan zulüm görmediği, fakat ülkesine dönerse savaş, işkence, ölüm riski olan durumlarda verilir.
- Örneğin: Suriye iç savaşından kaçan ancak kişisel zulüm iddiası olmayan bireyler
- Haklar:
- 1 yıllık oturma izni (uzatılabilir)
- Sınırlı aile birleşimi hakkı
2.4. Ulusal Düzeyde Geçici Koruma (Abschiebungsverbot) – §60 AufenthG
- Kişinin sınır dışı edilmesi durumunda hayati tehlike veya ağır insan hakları ihlali riski varsa verilir.
- Haklar sınırlıdır: çalışma izni, sosyal yardım, ancak aile birleşimi mümkün değildir.
- İLTİCA BAŞVURUSU SÜRECİ
3.1. Başvuru
- Almanya’ya gelen bir kişi, en kısa sürede Federal Göç ve Mülteciler Dairesi’ne (BAMF) başvuruda bulunmalıdır.
- Başvuru, sınır kapısında, havalimanında ya da ülke içinde herhangi bir polis birimi aracılığıyla yapılabilir.
- Kimlik belgeleri, pasaport, seyahat rotası ve nedenler sunulmalıdır.
3.2. Dublin III Tüzüğü Uygulaması
- Başvuru sahibinin ilk girdiği AB ülkesinde işlem yapılması esastır.
- Eurodac sistemine parmak izi kaydı alınır.
- Eğer başka bir ülkede başvuru yapılmışsa, Almanya başvuruyu reddedebilir ve iade süreci başlatabilir.
3.3. Mülakat (Anhörung)
- BAMF görevlisiyle ayrıntılı ve bireysel bir görüşme yapılır.
- Bu görüşme, başvurunun en kritik aşamasıdır.
- Başvuran neden ülkesinden kaçtığını, ne tür risklerle karşılaştığını açıkça anlatmalıdır.
- Hukuki danışmanlık veya avukat desteği önerilir.
3.4. Karar
- BAMF birkaç hafta ile birkaç ay arasında süren bir inceleme sonucu karar verir.
- Kabul edilenlere uygun koruma statüsü tanınır.
- Reddedilenlerin 30 gün içinde İdare Mahkemesi’ne (Verwaltungsgericht) itiraz hakkı vardır.
- SIĞINMACILARIN HAKLARI VE YÜKÜMLÜLÜKLERİ
4.1. Barınma ve Sosyal Yardım
- Başvuru süresi boyunca sığınmacılar mülteci yurtlarında (Erstaufnahmeeinrichtung) barınırlar.
- Temel ihtiyaçlar devlet tarafından karşılanır.
- Kişiye aylık sınırlı miktarda nakdi yardım verilir (yaklaşık 410 €).
4.2. Çalışma Hakkı
- İlk 3 ay boyunca çalışma yasağı vardır.
- Sonrasında Federal İş Kurumu onayıyla çalışma izni verilebilir.
- Mülteci statüsü aldıktan sonra sınırsız çalışma hakkı vardır.
4.3. Eğitim Hakkı
- Sığınmacı çocuklar zorunlu eğitime tabiidir.
- Yetişkinler için ücretsiz Almanca kursları (Integrationskurse) sağlanır.
- Bazı eyaletlerde üniversiteye geçiş mümkün olabilmektedir.
- RED KARARI VE SONRASI
5.1. Reddedilen Başvurular
- Karar olumsuzsa kişi 30 gün içinde idare mahkemesine itiraz edebilir.
- Bazı durumlarda hızlı sınır dışı (schnellverfahren) uygulanabilir.
5.2. Geri Gönderme Yasağı (Non-Refoulement)
- Almanya, AİHS Madde 3 ve Cenevre Sözleşmesi uyarınca kişiyi ölüm, işkence gibi risklerin bulunduğu ülkeye geri gönderemez.
- Bu ilke bağlayıcıdır ve birçok kararda başvurunun yeniden değerlendirilmesini sağlar.
5.3. Geçici Koruma ve İkamet Toleransı (Duldung)
- Sınır dışı edilemeyen ancak ilticası reddedilen kişilere “Duldung” verilir.
- Bu statü geçici olup sınır dışı riskine açıktır.
- Kişi çalışabilir ama seyahat edemez.
- ELEŞTİRİLER VE GÜNCEL TARTIŞMALAR
6.1. Mülakatlarda Objektiflik Sorunu
- BAMF mülakatlarında bazı kararların önyargılı ve yüzeysel olduğu eleştirilmektedir.
- Özellikle travma yaşayan kişilerin yeterince korunmadığı ifade edilmektedir.
6.2. Uzun Süreli Belirsizlik
- Başvuru süreçlerinin uzun sürmesi (6 ay–2 yıl) başvuranlar için psikolojik baskıya neden olmaktadır.
- Uzun süren belirsizlik, entegrasyon sürecini zorlaştırmaktadır.
6.3. Güvenli Ülke Kavramı
- Bazı başvurular “güvenli menşe ülke” gerekçesiyle hızlıca reddedilmektedir.
- Ancak her bireyin durumu farklı olduğundan bu uygulama eleştirilmekte, AİHM kararlarıyla çelişmektedir.
- ENTEGRASYON VE KALICILIK
- Mülteci statüsü verilen kişiler 3 yıl sonra süresiz oturum izni alabilir.
- Almanca öğrenen, çalışmaya başlayan ve topluma uyum sağlayan kişilere vatandaşlık yolu da açılmaktadır.
- Ancak Duldung gibi geçici statü sahipleri yıllarca belirsizlik içinde yaşamak zorunda kalabilmektedir.
SONUÇ
Almanya, iltica ve sığınma konusunda gelişmiş bir hukuk sistemi ve idari mekanizmaya sahiptir. Cenevre Sözleşmesi, AB hukuku ve ulusal yasalar ile şekillenen bu sistem, zulüm gören bireyler için ciddi bir koruma mekanizması sunar. Ancak uygulamadaki gecikmeler, dil engelleri, yetersiz danışmanlık ve politik baskılar, bu sistemin adaletsiz işlemesine neden olabilmektedir.
Sığınma hakkı bir lütuf değil, uluslararası bir zorunluluktur. Almanya’nın temel anayasal ilkesi olan “İnsan onuru dokunulmazdır.” (GG madde 1) hükmü, iltica sisteminin merkezinde yer almakta ve hem bireyleri hem de devleti yükümlülük altına sokmaktadır. Bu nedenle, mülteci hukukunda hak temelli yaklaşımın korunması, sadece hukuki değil, ahlaki ve toplumsal bir sorumluluktur.