Single Blog Title

This is a single blog caption

Oto Kaçakçılığı Nedir? 5607 Sayılı Kanun Kapsamında Taşıtların Gümrük Kaçağı Olması Halinde Ceza Sorumluluğu ve Uygulama Sorunları

1. Giriş

Motorlu kara taşıtları, yüksek ekonomik değeri ve vergisel yükleri nedeniyle kaçakçılık eylemlerinin sıklıkla hedefi olmaktadır. Gümrükten usulsüz geçirilen, Türkiye’de kayıtsız olarak kullanılan veya sahte belgelerle tescil edilen taşıtlar üzerinden gerçekleştirilen eylemler, “oto kaçakçılığı” olarak adlandırılmaktadır. Bu fiiller yalnızca ekonomik kayba yol açmakla kalmayıp, aynı zamanda trafik güvenliğini, sigorta sistemini ve kamu düzenini de tehdit etmektedir.

5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu, gümrük kaçağı taşıtların bulundurulması, satılması, satın alınması ve taşınmasını açıkça suç saymakta; bu araçların müsaderesini ve faillerin hapis ile adli para cezasıyla cezalandırılmasını öngörmektedir.

Bu makalede, oto kaçakçılığı kavramı, ilgili yasal düzenlemeler, Yargıtay uygulamaları ve örnek bir olay ışığında hukuki değerlendirme sunulacaktır.


2. Oto Kaçakçılığı Nedir?

2.1. Tanım ve Suçun Temel Unsurları

5607 sayılı Kanun’un 3. maddesi kapsamında, “gümrük işlemlerine tabi tutulmadan yurda sokulan” veya sahte belgeyle tescil edilen ya da kayıt dışı olarak kullanılan taşıtlar, kaçak eşya kapsamında değerlendirilmektedir.

Bu taşıtların:

  • Türkiye’ye girişinde gümrük vergisinin ödenmemesi,

  • Sahte şasi veya motor numarası ile ruhsata kaydedilmesi,

  • İthalatı yasak olmasına rağmen yurt içinde bulundurulması gibi durumlar, doğrudan oto kaçakçılığı suçu kapsamına girer.


3. Oto Kaçakçılığı Fiillerine İlişkin Yargıtay Uygulaması

Yargıtay 7. CD,

“Trafik tescil işlemi yapılmamış, Bulgaristan plakalı ancak Türkiye’de sürekli kullanılan aracın gümrükten usulsüz geçirildiği sabit olup, 5607 sayılı Kanun kapsamında kaçakçılık suçunun oluştuğu kabul edilmiştir.”

Yargıtay 11. CD,

“Şasi numarası değiştirilerek başka bir araca aitmiş gibi tescil edilen otomobilin, satın alan kişi tarafından menşeinin bilinmediği ileri sürülse de, piyasa değerinin çok altındaki alım bedeli, şüpheyi ortadan kaldırmaya yetmemiştir.”

ÖRNEK OLAY

Gümrük Muhafaza Müdürlüğü tarafından yapılan rutin kontrol esnasında, İstanbul’da faaliyet gösteren bir oto galeriye gelen lüks bir aracın, şasi numarasından yapılan sorgulama sonucu, Bulgaristan’dan geçici ithalat kapsamında Türkiye’ye sokulduğu ancak iade edilmediği tespit edilmiştir.

Araç üzerinde;

  • Bulgar plakası sökülmüş,

  • Türk plakası takılmış,

  • Araç ruhsatı başka bir şasi numarasına ait bir araca aittir.

Aracı getiren kişi, aracı yurt dışından bir şahıstan 400.000 TL karşılığında aldığını, belgelerin eksiksiz olduğunu düşündüğünü ve ticari amaç gütmeden kendi kullanımı için getirdiğini savunmuştur.

Ancak piyasa değeri 1.500.000 TL olan bir aracın bu bedelle alınması, bilirkişi tarafından alıcıda şüphe uyandırması gereken durum” olarak raporlanmıştır.

Yapılan incelemede;

  • Araç Türkiye’ye usulsüz sokulmuş ve ruhsata sahte belgelerle kaydedilmiştir.

  • Şüpheli, aracı fiilen kullandığı ve maddi menfaat sağladığı için “kasten” hareket etmiştir.

  • 5607 sayılı Kanun m.3/1-a kapsamında “kaçak eşya olan taşıtı bilerek satın alma ve kullanma” suçunu işlemiştir.

  • Ayrıca ruhsatın sahte olması nedeniyle TCK m.204 uyarınca “resmi belgede sahtecilik” suçu da oluşmuştur.

  • Savunmada sunulan “belgeye güven” beyanı, Yargıtay içtihatlarına göre piyasa fiyatının çok altında alınan araçlarda geçerli kabul edilmemektedir.


4. Uygulamada Karşılaşılan Sorunlar

  • Araç alımında fatura eksikliği veya sahte belgelerin yaygın olması, mağduriyet iddialarını artırmaktadır.

  • Tescil işlemlerinin bazı illerde denetimsiz yapılması, sahte belgelerin kolaylıkla sisteme işlenmesine neden olmaktadır.

  • Araç ithalatı yapan kişilerle alıcılar arasında aracılar üzerinden yapılan işlemler, failin kastının ispatını zorlaştırmaktadır.

5. Yargıtay’ın “Bilmeden Aldım” Savunmasına Yaklaşımı

Yargıtay, bu savunmayı her olayda kabul etmez. Aşağıdaki ölçütlere göre değerlendirir:

Savunmanın Kabul Edildiği Haller

  • Araç, noter satış sözleşmesi ile alınmış, belgeler usulüne uygun görünmekte,

  • Piyasa rayiç bedeline uygun bir fiyatla satın alınmış,

  • Satıcının güvenilir bir kişi olduğu izlenimi oluşmuş,

  • Şasi ve motor numaraları orijinal ve ruhsatla uyumlu,

  • Alıcının taşıta ilişkin şüphe doğuracak teknik ya da hukuki bir bilgiye sahip olmadığı açıkça ispatlanmış.

Savunmanın Reddedildiği Haller

  • Aracın piyasa değerinin çok altında satın alınması (örneğin 1.500.000 TL’lik araç 300.000 TL’ye alınmışsa),

  • Ruhsat veya satış belgelerinde çelişki bulunması,

  • Şasi ya da motor numaralarının silinmiş veya tahrif edilmiş olması,

  • Aracın ithalat geçmişi ve tescil sürecinin olağandışı olması,

  • Satıcının geçmişte kaçakçılık şüphelisi olarak kayda geçmiş olması,

  • Sanığın araç ticareti yapan profesyonel bir kişi olması.

“Bilmeden aldım” savunması, yalnızca makul ve dikkatli bir alıcının aldanabileceği koşulların varlığı hâlinde kabul görür. Aksi durumda, Yargıtay kastın varlığını kabul eder ve failin 5607 sayılı Kanun kapsamında ceza almasına hükmedilir.

Bu nedenle, şüpheli bir durum varsa araç alımından önce ekspertiz, noter onayı, vergi sorgusu ve EGM sisteminde kontrol gibi tedbirlerin alınması; hukuki sorumluluğun oluşmaması açısından hayati öneme sahiptir.


6. Suçun Önlenmesi ve Bilinçlendirme Önerileri

  • Araç alım-satımında yetkili bayiler ve noter onaylı sözleşmeler dışında yapılan işlemlerin yasaklanması,

  • Gümrük girişli araçlar için uygunluk kontrol sisteminin e-devlet üzerinden açık hale getirilmesi,

  • Trafik tescil birimlerine zorunlu sahtecilik kontrol eğitimi verilmesi,

  • Kaçak araç satın alan iyi niyetli alıcılara yönelik ceza indirim mekanizmasının açık biçimde düzenlenmesi gibi öneriler, hem mağduriyetleri azaltacak hem de sistemin suistimalini engelleyecektir.


7. Sonuç

Oto kaçakçılığı, Türk Ceza Hukuku’nda yalnızca mali bir suç değil; toplumsal güvenlik ve kamu düzenine karşı işlenen organize bir suç tipi olarak kabul edilmektedir. Sahte belgelerle tescil edilen ya da yurda kaçak yollarla sokulan taşıtlar üzerinden menfaat sağlanması, hem 5607 sayılı Kanun kapsamında hem de TCK çerçevesinde ağır cezalara konu olmaktadır.

Yargıtay uygulamaları, bu suçlarda alıcının dikkat ve özen yükümlülüğüne uymaması hâlinde “kastı kabul etmekte, “bilmeden aldım” savunmasını ise yalnızca istisnai hâllerde dikkate almaktadır.

Bu nedenle, oto kaçakçılığıyla mücadelede sadece cezai yaptırım değil; önleyici mevzuat, kamusal farkındalık ve tescil işlemlerinin sıkı denetimi şarttır.

Leave a Reply

Open chat
Avukata İhtiyacım var
Merhaba
Hukuki Sorunuz nedir ?
Call Now Button