Altın ve Kıymetli Maden Kaçakçılığı: 5607 ile 1567 Sayılı Kanunların Uygulama Çakışması
Giriş
Altın ve kıymetli maden ticareti, hem ekonomik değer hem de uluslararası dolaşımı nedeniyle devletlerce sıkı denetime tabi tutulmuştur. Türkiye’de bu alandaki düzenlemelerin merkezinde iki temel yasa yer almaktadır: 5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu (KMK) ve 1567 sayılı Türk Parasının Kıymetini Koruma Hakkında Kanun (TPKK).
Her iki düzenleme de bazı durumlarda kıymetli madenlerin usulsüz yurda sokulması veya yurtdışına çıkarılması eylemini kapsamına almakla birlikte, uygulamada “hangi kanun uygulanmalı?” sorusu sıklıkla tartışılmaktadır. Özellikle altın kaçakçılığı vakalarında, ceza soruşturmasına mı, yoksa sadece idari yaptırıma mı tabi olunacağı hususu, hem savunmalar hem de mahkeme kararlarında önemli farklılıklara yol açmaktadır.
Bu çalışmada; söz konusu yasal düzenlemeler arasındaki etkileşim, Yargıtay içtihatları ışığında değerlendirilecek ve uygulamada yol gösterici öneriler sunulacaktır.
1. 5607 Sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu Kapsamında Altın Kaçakçılığı
5607 sayılı KMK’nın 3. maddesi uyarınca, gümrük işlemlerine tabi olan bir eşyanın gümrük işlemlerine aykırı şekilde yurda sokulması ya da yurttan çıkarılması, ceza yaptırımına bağlanmıştır.
1.1. Eylem Türleri
- Beyanname dışı eşya sokulması
- Gizli bölmelerde taşıma
- Yanıltıcı beyan
- Transit işlem suistimali
Altın, 4458 sayılı Gümrük Kanunu uyarınca “ithal edilebilir eşya” olup, beyannameye tabi bir mal konumundadır. Bu sebeple, beyanname verilmeksizin yurda sokulması hâlinde 5607 sayılı Kanun çerçevesinde kaçakçılık suçu gündeme gelmektedir.
1.2. Yaptırım
- 1 yıldan 5 yıla kadar hapis cezası (5607 m.3/1)
- Eşyanın müsaderesi (TCK m.54)
- Varsa aracın da müsaderesi (TCK m.55, KMK m.16)
2. 1567 Sayılı Türk Parasının Kıymetini Koruma Hakkında Kanun ve Altın
1567 sayılı Kanun, esasen sermaye hareketleri, döviz işlemleri ve yurtdışı finansal transferleri düzenlemek üzere çıkarılmış olup, Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın düzenleyici yetkisine dayanır. Bu Kanun uyarınca, altın da “döviz benzeri değer” kabul edilmiştir.
2.1. Hazine Müsaadesi Olmaksızın Altın Getirilmesi / Götürülmesi
- Mevzuata aykırı hareket hâlinde idari para cezası uygulanır.
- Ceza sorumluluğu doğurmaz, yalnızca idari yaptırım öngörülür.
- Örneğin, yurtdışından gelen kişinin üzerinde taşıdığı 150.000 Euro değerindeki işlenmemiş altının beyan edilmemesi hâlinde, idari işlem yapılır.
2.2. Yaptırım
1567 sayılı Kanun kapsamında döviz, altın ve kıymetli maden işlemlerine aykırılıklar hâlinde uygulanan yaptırım idari para cezasıdır. Bu cezanın miktarı, Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından belirlenmekte olup, her yıl yeniden değerleme oranı dikkate alınarak güncellenmektedir.
2024 yılı itibarıyla ceza aralığı 5.000 TL ile 5.000.000 TL arasında değişmekteydi. Ancak 2025 yılı için %58,46 oranında yeniden değerleme yapılmış olup, asgari cezanın yaklaşık 7.923 TL, azami cezanın ise 7.923.000 TL düzeyine yükseldiği öngörülmektedir.
- Ceza miktarı, fiilin ağırlığı, ekonomik değeri ve ihlalin kastla veya ihmalen gerçekleştirilip gerçekleştirilmediği gibi unsurlar dikkate alınarak takdir edilir.
- Bu ceza adli bir ceza değil, tamamen idari nitelikte bir yaptırımdır ve çoğunlukla Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın yetkili birimleri tarafından doğrudan uygulanır.
Not: 2025 yılına ilişkin kesin idari para cezası tutarları, Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından yayımlanacak ilgili tebliğ ile netleşecektir. Ancak yukarıdaki hesaplama, 2025 yılı yeniden değerleme oranı olan %58,46 esas alınarak yapılmıştır.
3. Uygulama Çatışması: Hangisi Uygulanmalı?
3.1. Özel Kanun – Genel Kanun İlişkisi
1567 sayılı Kanun, özel bir kanun niteliğindedir. Buna karşın 5607 sayılı Kanun, gümrük kaçakçılığına dair genel çerçeve kanunu konumundadır. Bu durum, “lex specialis derogat legi generali” (özel yasa genel yasayı bertaraf eder) ilkesinin tartışılmasına yol açar.
Ancak Yargıtay, 1567 sayılı Kanun’un kapsamının esasen ekonomik düzenin korunması amacına matuf olduğu, buna karşılık 5607 sayılı Kanun’un gümrük kamu düzenine ilişkin olduğu görüşündedir.
3.2. Yargıtay Uygulaması
❖ Yargıtay 7. Ceza Dairesi, 2021/3114 E. – 2022/4852 K.
“…Gümrük işlemlerine tabi tutulmaksızın yurda sokulan işlenmemiş altın eyleminin, 5607 sayılı Kanun m.3/1 kapsamında değerlendirilmesi gerekir. Zira bu fiil, yalnızca döviz rejimi ihlali değil, aynı zamanda gümrük kaçakçılığıdır.”
❖ Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2020/131 E. – 2021/237 K.
“…Altının yurda sokulmasında gümrük beyannamesinin ibraz edilmemesi, doğrudan 5607 sayılı Kanun kapsamında bir suç oluşturur. Bu durumda, 1567 sayılı Kanun uygulama alanı bulmaz.”
Bu içtihatlar, gümrük işlemi yapılmaksızın yurda sokulan altınlarda cezai yaptırımın tercih edilmesi gerektiğini ortaya koymaktadır.
4. Eleştirel Değerlendirme: Çifte Yaptırım Riski
Yukarıdaki içtihatlara karşın, uygulamada bazı Cumhuriyet Savcılıkları yalnızca 1567’ye dayanarak idari para cezası teklif etmekte, kovuşturmaya yer olmadığına dair karar vermektedir. Bu ise eşitlik ve öngörülebilirlik ilkeleriyle çelişmektedir.
Öte yandan aynı fiile hem idari para cezası (1567) hem de adli ceza (5607) uygulanması, ne bis in idem (aynı fiilden iki kez yargılanmama) ilkesinin ihlali anlamına gelebilir.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) Ne Diyor?
- AİHM “Zolotukhin v. Russia” kararı (2009):
Aynı olgulara dayalı olarak hem idari hem de adli ceza verilmesi, çift cezalandırma yasağına aykırıdır.
Bu bağlamda, uygulayıcıların hangi normun hangi durumda öncelikli olarak uygulanacağına dair bir ayrım yapması şarttır.
5. Çözüm Önerileri
- Somut olay analizinde öncelikle altının beyannameye tabi olup olmadığı tespit edilmelidir.
- Eğer gümrük kapısından beyanname ibraz edilmeksizin yurda sokulmuşsa, 5607 sayılı Kanun uygulanmalı;
- Ancak yolcu yanında makul miktarda altın getirilmişse ve gümrük beyanı eksikliği dışında bir hile yoksa, 1567 sayılı Kanun çerçevesinde idari yaptırımla yetinilmelidir.
- Savunma stratejileri, bu ayrımı göz önüne alarak geliştirilmelidir. Özellikle yurtdışından gelen yolcular yönünden savunmalar “hata”, “maksadın ticari olmaması” ve “işlenmemiş altının döviz benzeri değer olarak taşındığı” şeklinde yapılandırılmalıdır.
- Hazine ve Maliye Bakanlığı ile Adalet Bakanlığı’nın ortak bir tebliğ yayınlayarak uygulama birliği sağlaması önerilmektedir.
Sonuç
Altın ve kıymetli maden kaçakçılığına ilişkin hukuki değerlendirme yapılırken, hangi kanunun uygulanacağı meselesi, sadece teorik değil pratikte hayati bir ayrım yaratmaktadır. Gümrük işlemlerine dair ciddi bir ihlal söz konusuysa 5607 sayılı Kanun kapsamında cezai sorumluluk gündeme gelmeli; ancak yalnızca beyan eksikliği gibi durumlarda 1567 sayılı Kanun yeterli olmalıdır.
Uygulayıcıların, özellikle savcılıkların ve mahkemelerin bu konuda yeknesak bir yaklaşım benimsemesi, hem müvekkiller açısından öngörülebilirliği artıracak hem de adil yargılanma ilkesine daha fazla uygunluk sağlayacaktır.
Detaylı Bilgi ve Hukuki Destek İçin
Altın ve kıymetli maden kaçakçılığına ilişkin ceza ve idari yaptırımlar, her somut olayın kendine özgü koşulları çerçevesinde değerlendirilmelidir. Gerek 5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu kapsamında yürütülen ceza soruşturmaları, gerekse 1567 sayılı Türk Parasının Kıymetini Koruma Hakkında Kanun kapsamında uygulanan idari yaptırımlar yönünden uzman desteği büyük önem taşımaktadır.
Bu alanda profesyonel hukuki danışmanlık ve avukatlık hizmeti almak isteyen gerçek ve tüzel kişiler, detaylı bilgi ve randevu talepleri için bizlere iletişim sayfamız üzerinden ulaşabilirler.
Stajyer Zeynep İdil Akkaya