Görevi Kötüye Kullanma Suçu ve Cezası (TCK m.257)
1. Giriş
Görevi kötüye kullanma suçu, kamu görevlilerinin görevlerini hukuka aykırı biçimde ifa etmeleri sonucu bireylerin mağduriyetine veya kamunun zararına yol açan eylemlerine karşı toplumun ve devletin düzenini korumayı amaçlayan bir suç tipidir. Türk Ceza Kanunu’nun 257. maddesiyle düzenlenen bu suç, idarenin işleyişine olan güvenin korunması açısından büyük önem taşır. Görevi kötüye kullanma suçu, kamu gücünün kötüye kullanılmasını cezalandırarak, kamu görevlilerinin sorumluluklarını suistimal etmelerini önlemeyi hedefler.
2. Mevzuat Düzenlemesi
Türk Ceza Kanunu m.257
(1) Kanunda ayrıca suç olarak tanımlanan hâller dışında, görevinin gereklerine aykırı hareket eden kamu görevlisi, üç aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(2) Kamu görevlisinin, görevinin gereklerini yapmakta ihmal veya gecikme göstermesi suretiyle kişilerin mağduriyetine veya kamunun zararına neden olması hâlinde, altı aydan iki yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.
(3) Bu maddede tanımlanan suçlar nedeniyle ceza verilmesine karar verilmeyen hâllerde, disiplin hükümleri uygulanır.
3. Suçun Unsurları
A. Fail
Fail yalnızca kamu görevlisi olabilir. Kamu görevlisi tanımı TCK m.6/1-c’de şu şekilde yapılmıştır:
“Kamu görevlisi; kamusal faaliyetin yürütülmesine atama veya seçilme yoluyla ya da herhangi bir surette sürekli, süreli veya geçici olarak katılan kişidir.”
Belediye çalışanları, memurlar, zabıt katipleri, öğretmenler, doktorlar, polis memurları gibi kişiler bu kapsamda değerlendirilir.
B. Fiil
Suç iki şekilde işlenebilir:
-
Görevin gereklerine aykırı hareket etme (m.257/1)
-
Görevin yapılmasında ihmal veya gecikme (m.257/2)
Birinci fıkra aktif hareketi; ikinci fıkra ise pasif bir davranışı cezalandırır.
C. Netice
İkinci fıkrada düzenlenen suç tipi, neticesi harekete bağlı bir suçtur. Yani kişilerin mağduriyeti ya da kamunun zarar görmesi şarttır. Birinci fıkrada netice şartı aranmaz.
D. Manevi Unsur
Suç, kastla işlenebilir. Taksirle işlenmesi mümkün değildir. Failin, görevini ihlal ettiğini ve bu ihlalin sonuçlarını bildiği halde buna rağmen davranması gerekir.
4. Korunan Hukuki Yarar
Bu suçla korunan temel değer, kamu yönetimine duyulan güven ve idarenin düzenli işleyişidir. Kamu görevlilerinin yetki ve sorumluluklarını kötüye kullanmaları, bireylerin devlete olan güvenini zedeler. Bu nedenle kamu görevinin hukuka uygun şekilde ifası önem arz eder.
5. Suçun Nitelikli Halleri
TCK m.257’de nitelikli haller açıkça düzenlenmemiştir. Ancak Yargıtay içtihatlarında, suçun birden fazla kişiyle birlikte işlenmesi, organize şekilde gerçekleştirilmesi veya kamu zararının büyük boyutlarda olması durumları cezanın artırılmasına gerekçe yapılabilmektedir.
6. Yaptırımlar
TCK m.257/1 – Basit Hal:
3 aydan 2 yıla kadar hapis cezası.
TCK m.257/2 – Sonuç Bağlı Hal:
6 aydan 2 yıla kadar hapis cezası.
Her iki fıkra bakımından da adli para cezasına çevirme, hükmün açıklanmasının geri bırakılması (HAGB) ve erteme gibi kurumlar uygulama alanı bulabilir. Suçun niteliğine ve failin kişisel durumuna göre bu kurumlar değerlendirilmektedir.
7. Yargıtay İçtihatları
Sanık İstanbul’da avukat olarak kamu görevi yapmaktadır. Avukat olan sanık, bir yargılamada yaşı küçük çocuğa avukatlık yapmak üzere baro tarafından atanmıştır. Dört duruşmaya mazeretsiz katılmayan sanık avukat yargılanan çocuğu hukuki yardımdan mahrum bırakarak mağduriyetine neden olmuştur. Bu nedenle sanık avukatın ihmal suretiyle görevi kötüye kullanma suçundan cezalandırılması gerekir (Yargıtay 4. Ceza Dairesi – Esas No: 2011/6395, Karar No: 2013/744, Tarih: 17.01.2013).
8. Suçun Diğer Suçlarla İlişkisi
Görevi kötüye kullanma suçu bazı durumlarda zimmet, rüşvet, irtikap gibi daha ağır suçlarla bağlantılı olabilir. Bu durumda failin eylemi daha ağır suç tiplerinden değerlendirilir. Örneğin bir kamu görevlisinin görevini kötüye kullanarak menfaat temin etmesi halinde rüşvet suçu oluşabilir.
Ayrıca, özel hukuk kişileri bakımından da bazı görev ifaları nedeniyle benzeri değerlendirmeler yapılsa da, görevi kötüye kullanma suçunun faili yalnızca kamu görevlisi olabilir.
9. Disiplin Soruşturması ve Ceza Soruşturması Ayrımı
TCK m.257/3 hükmü ile, ceza sorumluluğuna gidilmemesi durumunda disiplin hükümlerinin uygulanabileceği belirtilmiştir. Her iki süreç birbirinden bağımsızdır. Disiplin cezası verilmiş olması ceza davasına engel teşkil etmez.
Ancak yargı kararlarında, bazı hallerde idari işlemle yetinilmesi gerektiği ve her görev ihlalinin ceza hukuku kapsamına alınmasının “hukukun cezayla aşırılaşması”na yol açabileceği vurgulanmaktadır.
10. Uygulamada Sık Karşılaşılan Örnekler
-
Belediye çalışanının ruhsatsız inşaata göz yumması
-
İcra memurunun satış işlemini bilerek geciktirmesi
-
Hekimin görevli olmadığı halde rapor düzenlemesi
-
Polis memurunun işlem yapmaktan kaçınması
-
Evrakın işleme alınmasında gecikme yaşatılması
Bu örneklerde, görevin ihlali, kişisel menfaat gözetmese dahi, kamusal işleyişi zedelediği için cezai sorumluluk doğabilmektedir.
11. Eleştiriler ve Uygulamada Sorunlar
-
Belirsizlik: Görevin gereklerine aykırılık soyut bir kavramdır. Bu da keyfi uygulamalara neden olabilmektedir.
-
Aşırı Ceza Sorumluluğu: Her kamu görevlisinin yaptığı hata bu maddeye sokulmakta ve ceza tehdidi ile karşı karşıya kalmaktadır.
-
Kusur-Kast Ayrımı: Her kusurlu davranışın suç teşkil etmediği unutulmamalı, kast unsuru dikkatle değerlendirilmelidir.
-
İdari-Yargısal Ayrım: İdare hukuku sorumluluğu ile ceza sorumluluğu arasındaki çizgi zaman zaman ihlal edilmektedir.
12. Sonuç ve Değerlendirme
Görevi kötüye kullanma suçu, kamu görevlilerinin görevlerini layıkıyla yerine getirmeleri için bir güvence olduğu kadar, kamu hizmetlerinin denetimini de sağlayan önemli bir ceza normudur. Ancak uygulamada sınırları belirsiz hale getirilmesi, bu normun “her görevi ihlal eden fiile uygulanması” tehlikesini de beraberinde getirmektedir. Bu sebeple, hukuk devletinin temel ilkelerine uygun olarak, her somut olayda kast unsuru dikkatle değerlendirilerek, suçun unsurlarının titizlikle araştırılması gerekmektedir.