Single Blog Title

This is a single blog caption

Deniz Kazalarında Kusur Tespiti ve Yük Taşıma Sözleşmelerine Etkisi

GİRİŞ

Deniz taşımacılığı, küresel ticaretin en stratejik araçlarından biri olmakla birlikte doğası gereği birçok risk barındırır. Bu risklerin başında deniz kazaları gelir. Gemi çarpışmaları (çatmalar), yangın, batma, yük kaybı gibi olaylar hem malların ziyanı hem de taraflar arası hukuki sorumlulukların belirlenmesi açısından önemlidir.

Bu çalışmada, deniz kazalarında kusur tespiti süreci, bu tespitin yük taşıma sözleşmelerine etkisi, Türk ve uluslararası hukukta benimsenen ilkeler, yargı kararları ve deniz sigortaları açısından sonuçlar ele alınacaktır.


I. KAVRAMSAL TEMELLER

1. Deniz Kazası Nedir?

Deniz kazası, deniz aracıyla yapılan taşımacılık sırasında meydana gelen ve zarara neden olan beklenmeyen olayları kapsar. Türk Ticaret Kanunu (TTK) m. 1261’e göre bunlar arasında:

  • Gemi çatışmaları (çatma),

  • Yangın, infilak, fırtına gibi doğa olayları,

  • Makine arızaları,

  • Yükün ziyanı veya eksilmesi yer alır.

2. Yük Taşıma Sözleşmesi

Yük taşıma sözleşmesi, taşıyanın bir bedel karşılığında belirli bir yükü kararlaştırılan limandan başka bir limana götürüp teslim etmeyi üstlendiği bir sözleşme türüdür. Bu sözleşmede taşıyanın en önemli yükümlülüğü, yükü hasarsız, zamanında ve güvenli şekilde teslim etmektir.


II. KUSUR TESPİTİNİN HUKUKİ DAYANAĞI

1. Kusur Tespiti İlkesi

Kusur, bir tarafın davranışının özen borcuna aykırı olması hâlinde ortaya çıkar. Deniz kazalarında kusur tespiti, olayın oluş şekli, tarafların eylemleri ve ihmalleri dikkate alınarak yapılır. Bu tespit, doğrudan tazminat sorumluluğunun belirlenmesinde belirleyicidir.

2. TTK ve Hague-Visby Kuralları

6102 sayılı TTK m. 1178 vd. hükümleri uyarınca taşıyanın sorumluluğu, kusursuzluğunu ispat etmediği sürece mevcuttur. Ayrıca Hague-Visby Kuralları’na göre taşıyan, deniz tehlikeleri, yangın, savaş riski, kamu otoritesi müdahalesi gibi durumlarda sorumluluktan muaf tutulabilir. Ancak bu istisnalar taşıyanın kusuru olmadığında uygulanabilir.


III. DENİZ KAZALARININ SÖZLEŞMELERE ETKİSİ

1. Zıya ve Hasar Durumunda Yükümlülük

Deniz kazası sonucu taşıma konusu mal ziyan olmuşsa, taşıyanın kusurlu olup olmamasına göre sorumluluğu belirlenir. Eğer taşıyan;

  • Geminin denize elverişli olduğunu ispat edemezse,

  • Kaptan ve gemi adamlarının ağır ihmali varsa,

  • Kaptanın kötü hava şartlarına rağmen hareket ettiğine dair bulgular varsa,

kusur sabit sayılır ve taşıyan tazminatla yükümlü olur.

2. Teslim Süresi ve Gecikme

Kaza sebebiyle teslim süresi uzarsa, bu durum yükleyici açısından sözleşmeye aykırılık teşkil edebilir. Ancak mücbir sebep veya deniz rizikosu varsa taşıyan sorumluluktan kurtulabilir.


IV. KUSUR TESPİTİNDE UYGULANAN YÖNTEMLER

1. Bilirkişi İncelemesi

Deniz kazalarında uzman deniz bilirkişilerinin hazırladığı raporlar, kusurun kimde olduğunu ortaya koymak açısından en temel araçlardır. Raporda:

  • Kaptanın seyrüsefer kurallarına uyup uymadığı,

  • Gemi bakımının yeterli olup olmadığı,

  • Mürettebatın ehliyet durumu,

  • Meteorolojik uyarılar dikkate alınmış mı,

gibi unsurlar değerlendirilir.

2. Kaza Kayıtları ve Kara Kutular

Modern gemilerde kullanılan “Voyage Data Recorder (VDR)” cihazları sayesinde kazadan önceki tüm seyir bilgileri kayıt altına alınır. Bu veriler bilirkişi incelemeleriyle desteklenerek kusur analizi yapılır.


V. YARGITAY VE ULUSLARARASI İÇTİHATLAR

1. Yargıtay Kararları

Yargıtay 11. HD, 2020/3348 E., 2021/2819 K. sayılı kararında;
Deniz kazasında yükün hasar görmesinden doğan davada, taşıyanın kusurunun varlığı bilirkişi raporu ile sabit olduğundan taşıma sözleşmesine aykırılık teşkil ettiği, taşıyanın tazminatla sorumlu olduğu hüküm altına alınmıştır.

2. İngiliz Deniz Hukuku ve The Volcafe Kararı

İngiliz Yüksek Mahkemesi’nin 2018 tarihli The Volcafe davasında, taşıyanın yük hasarı durumunda kusursuz olduğunu ispat yükünün taşıyana ait olduğu açıkça belirtilmiştir. Bu karar, deniz hukukunda taşıyanın sorumluluğunun objektif kriterlerle değerlendirilmesi gerektiğini göstermektedir.


VI. ORTAK KUSUR VE ZARARIN PAYLAŞIMI

Türk Hukukunda ve uluslararası uygulamada ortak kusur (contributory negligence) ilkesine yer verilir. Şöyle ki:

  • Yükleyici, yanlış yükleme talimatı vermişse,

  • Mallar uygun şekilde ambalajlanmamışsa,

  • Tehlikeli madde bildirimi yapılmamışsa,

taşıyanla birlikte yükleyicinin de kusurlu sayılması mümkündür. Bu durumda zarar paylaşımı yapılır.


VII. SİGORTA İLİŞKİSİ VE PRATİK SONUÇLAR

1. Deniz Sigortaları Açısından

Kaza sonucu yük ziyan olmuşsa, yük sahibi sigortacısına başvurur. Sigorta şirketi daha sonra taşıyana rücu edebilir. Ancak bu rücu için taşıyanın kusurlu olması gerekir.

2. Sigortacının Rücu Hakkı

Yargıtay içtihatlarına göre, taşıyanın kusurunun ispatı halinde yük sigortacısı tazminat ödemesi yaptıktan sonra doğrudan taşıyana karşı rücu davası açabilir.


SONUÇ

Deniz kazaları, taşıyan ve yükleyici arasındaki yük taşıma sözleşmelerine doğrudan etki eder. Bu etkilerin belirlenebilmesi için kusur tespiti hayati önemdedir. Taşıyan, geminin denize elverişli olduğunu, mürettebatın ehil olduğunu ve gerekli dikkat ve özeni gösterdiğini ispat etmedikçe sorumluluktan kurtulamaz. Yükleyici açısından da malın doğru beyanı ve uygun paketleme gibi yükümlülüklerin yerine getirilmesi gerekir. Kusur oranları hem tazminat miktarını hem de tarafların sigortacılara karşı durumlarını doğrudan etkiler. Bu sebeple taşıma sözleşmelerinin düzenlenmesi ve deniz kazası sonrası süreçlerin yönetimi, uzman deniz hukuku avukatları ve deniz bilirkişileri ile yürütülmelidir.

Leave a Reply

Open chat
Avukata İhtiyacım var
Merhaba
Hukuki Sorunuz nedir ?
Call Now Button